28.08.2015

ANAP- DSP- MHP İKTİDARINDA HORTUMLANAN BANKALAR!



BDDK yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu göreve başlamadan önce 21 Aralık 1999 tarihinde Egebank, Esbank, Yurtbank, Yaşarbank ve Sümerbank’a el konulmuştu.


Daha önce 7 Ocak 1997’de de Interbank ve Mayıs 1997’de de Türk Ticaret Bankası Fon’a devredilmişti. Bankadaki yüzde 100 kamu hissesinin Doğan Kumaşcılık’a satılması kararlaştırılmıştı.
İmar ve Adabank'ta halen çalışmalar sürerken, batık banka sahiplerinden bugüne kadar sadece üçü TMSF ile ödeme planı yapıp borçlarını ödemeye başladı!


Atatürk'ün emri ile kurulan Sümerbank'ı 1995 yılında satın alan Hayyam Garipoğlu, 21 Aralık 1999 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) kararıyla TMSF'ye devrederek kaybetti. Atatürk'ün kurdurduğu, 70 yıl Devlet'in elinde ayakta kalan banka, özelleştirilince 5 yıl bile dayanamamıştı.
Daha sonra batan Egebank, Yurtbank, Yaşarbank, Ulusal Bank ve Bank Kapital, Sümerbank bünyesinde birleştirildi.


Hayyam Garipoğlu, Bursa'da öldürülen Nesim Malki'den aldığı kredilerle Sümerbank'ı satın aldığını daha önce Malki soruşturması sırasında açıklamıştı. Sümerbank davası ilerledikçe Hayyam Garipoğlu'nun, bankasını 36 aile şirketi aracılığıyla boşalttığı ortaya çıktı. Garipoğlu Şirketler Grubu'ndaki bu 36 şirketin, Sümerbank'tan tam 8.5 trilyon liralık kredi kullandığı ve bunları ödememek için hileli işlem gerçekleştirdiği belirlendi. Ancak Garipoğlu, Sümerbank nedeniyle 17 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi. Garipoğlu 496 milyon dolar borcu için hâlâ bir ödeme planı yapmış değil!


9 Temmuz 2001'de elkonulan EGS Bank, gayrinakdî teminatlarda dahil edildiğinde, o dönemin kurları bazında yaklaşık 150 milyon dolarlık bir açıkla battı. TMSF'ye devredildiğinde 6 yaşındaydı. EGS Bank, Ege Bölgesi'nde tekstil imalatı ve ihracatı yapan çok sayıda küçük ve orta ölçekli işletmenin birararaya gelmesiyle Eylül 1995'te yatırım bankası olarak kurulmuştu. Uzun yaşamadı. 545 milyon dolara ulaşmış olan borcu için herhangi bir ödeme planı yapılmış değil!


Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na 27 Ekim 2000 tarihinde devredilen Ceylan Grubu'na ait Bank Kapital’in devir bilançosu hazırlandı. Bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ceylan idi. Bank Kapital, Mart 1995’te Ceylan Holding bünyesine katılmıştı. Mahmut Ceylan daha sonra bankanın 392 milyon dolar zararı için ödeme planı yaptı.


Korkmaz Yiğit'e ait olan Bank Ekspres'e Devlet 12 Aralık 1998'de el koymak zorunda kaldı. Kullandırılan 12 milyon 198 bin dolarlık kredinin vadesinin 1999 yılında dolmasına karşın, Korkmaz Yiğit ödeme yapmadığı için 8 Temmuz 1999 tarihinde 5 trilyon 549 milyar lira (13 milyon dolar) tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarıldı. TMSF, Korkmaz Yiğit ve üç kardeşinin de aralarında bulunduğu toplam 26 kişi için, bankanın 384 milyon dolarını boşalttıkları gerekçesiyle dava açtı. 1988 yılını 131 trilyon lira zararla kapatan ve 1999 yılında 32 trilyon lira zarar eden Bank Ekspres'in o tarihlerdeki birikmiş zararı 350 milyon dolar düzeyine çıkmıştı. Korkmaz Yiğit 434 milyon dolara ulaşan borcu için hiç bir ödeme planı yapmadı.


Batan ve 12 Aralık 1999'da el konulan Yurtbank'ın Hazine’ye yüklediği zararın 400 trilyon lira olduğu belirlendi. Bu miktarın 30 trilyonu off-shore hesaplarından, 370 trilyonu ise geri dönmeyen kredilerden oluşuyordu. Bu krediler Ali Balkaner tarafından yakınlarına kurdurulan ve sayısı sekize ulaşan paravan şirketlere verilen krediler idi. 656 milyon dolara ulaşmış olan borcu için Ali Balkaner herhangi bir ödeme planı yapmış değil!


1998 ve 1999 yılları arasında sistemli ve planlı olarak tam bir soyguna tâbi tutulan Egebank'ın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu‘na (TMSF) devredildiği 21 Aralık 1999 tarihi itibariyle 1 milyar 200 milyon dolar zarara uğratıldığı belirtildi. İşadamlarının bir dönem, Devlet'in mevduata sağladığı %100 garanti ile özellikle bankalardan büyük çapta kredi bulma şansı olmayan işadamlarının, kendi bankalarından rahatlıkla grup şirketlerine kredi sağlayarak, büyümek ve şahsî servetlerini büyütmek amacıyla banka satın alma merakında olduğu, ve bu nedenle bankalara büyük paralar ödedikleri biliniyordu. Egebank A.Ş de, 5 Mayıs 1998 tarihinde Demirel Grubu tarafından Bayraktar Grubu’ndan 93 milyon 500 bin dolar bedelle satın alındı.
Paravan firmalara kullandırılan krediler, "back to back" ilişkiler çerçevesinde kullandırılan krediler, üçüncü kişilere kullandırılan krediler, banka parasını rehin göstererek suretiyle temin edilen kredilerle Egebank A.Ş., 4 Mayıs 1998 ve 22 Aralık 1999 tarihleri arasında sistemli ve planlı olarak tam bir soyguna tabi tutulmuş, 1 milyar 219 milyon dolar zarara uğratılmıştı. Ne Yahya Murat Demirel, ne Demirel ailesi bu borç için hiç bir ödeme planı yapmadı.


Etibank, 1996 sonuna kadar kamuya ait bir bankaydı. Batan bankalar içindeki en büyük vurgunlardan biri Etibank'ta oldu. Sabah-ATV'nin sahibi D. Bilgin ve ortağı Z. Mutlu, olmayan sermaye ve kayrılma sayesinde cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarından birine imza attı.


Etibank'taki usulsüzlükler daha özelleştirilmeden önce, Devlet'in elindeyken başladı. Etibank'ın satışa onay veren özelleştirme kararının altında imzası bulunan dönemin başbakanı ile bakanlar aslında suç işlemişti. Mevduatı ve kredileri sıfırlanarak, bağlı bulunduğu madencilikte faalliyet gösteren Eti Holding’tan ayrılarak özelleştirilmesi için ihale açıldı.


İhaleyi Sabri Doğan kazandı. Ancak, Doğan Kumaşcılık’ın sahibi Sabri Doğan, bir süre sonra, mâlî zorluk içine düşerek peşinatı ödeyemeyince, ihale iptal edildi. Sabri Doğan, sonrasında mâlî durumunun iyice bozulması nedeniyle intihara teşebbüs etmişti. Doğan, kendini Dedeman Oteli’nden aşağı atmış, ancak mucize eseri yaşamını yitirmemişti.


Bankayı daha sonra Nergis Holding’in sahibi ve o dönem Bursa Milletvekili olan Demirel'in has işadamı Cavit Çağlar, Medya Holding’in sahibi Dinç Bilgin ailesiyle yüzde 50-50 ortak olarak Özelleştirme İdaresi’nden satın aldı. Ancak, 9 Ocak 1999’da Çağlar’ın sahibi olduğu İnterbank’a TSMF tarafından el konuldu. Bunun üzerine Sabah Medya Grubu ve Bilgin Ailesi, sermaye artırımı yoluyla Etibank hisselerinin tamamına sahip oldu. Özelleştirilen Etibank'ın batırdığı para tam 638 milyon dolar idi.TMSF 27 Ekim 2000 tarihinde elkoydu. Devlet'e vergilerle birlikte maliyeti 1 milyar doların üstünde oldu. Etibank'ta usülsüzlük ve yolsuzluk mahkeme safhasında da devam etti. Patronlar ve Zafer Mutlu 400 milyon doları iç etti ve bir şey olmamış gibi hayatına devam etti. TMSF tarafından İnterbank ve Esbank, Etibank bünyesinde birleştirildi. Etibank'ın eski sahibi Dinç Bilgin protokol imzalamasına rağmen 697 milyon dolarlık zarar için henüz bir ödeme yapmadı.


Hazine tarafından 20.6.1994 tarihinde gözetime alınan Interbank, Çukurova Grubu tarafından 16 Şubat 1996 tarihinde Cavit Çağlar'a satılmıştı. 7 Ocak 1999'da TMSF tarafından Interbank'a elkonuldu ve bankaya yeni yönetim atandı. Çukurova Grubu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet, bankayı satmadan önce Cavit Çağlar'ın yakınlarının kurduğu paravan şirketlere 250 milyon dolarlık kredi açmıştı. Bu krediler daha sonra el altından Karamehmet'in Çukurova Grubu'na aktarılmıştı ki, bankanın satış ücreti böylece ödenmişti. Interbank'ın batırdığı para tam 1 milyar 700 milyon dolardı. Cavit Çağlar denen adam bu borcu için hiç bir ödeme planı yapmadı.


BDDK, 18 Haziran 2002'de TMSF'ye devredilen Pamukbank'ın eski sahibi Mehmet Emin Karamehmet ve yedi eski yönetici hakkında, hizmet sebebiyle emniyeti suistimal iddiasıyla hakkında 441 trilyon liralık batık kredi için suç duyurusunda bulundu. Sonradan M. Emin Karamehmet 3 milyar 618 milyon dolar zarar için ödeme planı yaptı...


3 Temmuz 2003'te batan ve TMSF'ye devredilen Uzanlar'ın İmar Bankası için dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "İmar Bankası olayının boyutunu ilk etapta açıklamaktan çekindik. Havuza öyle bir kaya düştü ki, suyu tamamen dışarı attı. 700 trilyon lira batık zannettik. 8.5 katrilyon çıktı" dedi. Gül, İmar Bankası'nda çok sayıda sahte hesap çıktığını belirterek, şunları söyledi:
- "Kayıtlara bakıldığında, buradaki kayıt öbür tarafta yok. Böyle bir durumda bu paralar nereden ödenecek? Bu paralar halktan ödenecek. Yatırımlar ve maaşlar kısılacak. Haklı mıdır haksız mıdır? Ne olduğu tam ayırt edilmemiş insanlara paralar ödensin, diyorlar. Böyle şey olur mu? Hesaplar karşılaştırılacak. Sahte hesaplar ayıklanacak. Dürüst bir şekilde para yatırmış olanlar ortaya çıkarılacak. Bunlar için başkalarına zarar vermeyecek bir yol bulunacak."


21 Aralık 1999'da elkonulan Yaşarbank, toplam zararı en fazla olan ve Devlet'e en fazla zarar yükleyen bankalardan bir idi. Banka batma aşamasına geldiği sırada Genel Müdür Gazi Ercel idi. Aynı Gazi Erçel Yaşanbank'a elkonduğu sırada Merkez Bankası Başkanı idi... İyi mi?.. Bankanın sahibi Selçuk Yaşar daha sonra 1 milyar 148 milyon dolar zarar için ödeme planı yaptı.
Hortumlanan Türkbank 6 Kasım 1997'de TMSF'ye devredildi. 1998'de Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde satış için ihaleye çıkarıldı. İhaleyi, 600 milyon dolarlık fiyatla işadamı Korkmaz Yiğit kazandı. Ancak, Alaattin Çakıcı'nın da devreye girdiği anlaşılınca, ihale iptal edildi. Skandalla birlikte şaibeli Mesut Yılmaz hükûmeti düştü. Bankayı alan Korkmaz Yiğit "ihaleye fesat karıştırmaktan" yargılandı. TMSF , tasfiyeye girmeden önce bankaya 353 milyon liralık sermaye benzeri kredi aktarmıştı. Tasfiye döneminde ise bankanın Türkiye’nin her yerinde çok değerli olan gayrimenkulleri satılarak borçlar ödendi. Borçlar ödenip paraya ihtiyaç kalmayınca TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül de daha önce aktarılan 353 milyon lirayı geri aldı. Ancak çalışanlar Bankalar Yasası’nın 140'ıncı maddesine dayanarak “tasfiye bitmeden alamazsınız” diyerek açtıkları davayı kazanınca, para bankaya geri geldi. 2011 bilançosunda Türkbank’ın bankalarda mevduatta tutulan 108 milyon lirası vardı...


Türkbank'ın tasfiye süreci devam ediyor. 777 milyon dolara ulaşmış olan bir borçtan söz ediliyor ama, ne olduğu belli değil!
Doğuş Holding İcra Komitesi Üyesi ve Osmanlı Bankası Murahhas Üyesi A. Acar, "1999’un Aralık ayında ilk kez yazılı ve çizili olarak Osmanlı-Körfezbank birleşmesini de rapora bağladık, 5 yıl geçti. bütün finans örgütümüz aslında bu operasyonla beraber Garanti Bankası altında toplanıyor. Osmanlı Bankası zaten Garanti Bankası’nın bir iştirakidir, yüzde 100’ü Garanti’ye aittir. Bu operasyonda, hisseleri Holding’e ait olan Körfezbank’ı da son derece cüz'i bir oranla, yüzde 1 gibi bir oranla Osmanlı’ya devrediyoruz. Garanti Bankası yeni Osmanlı Bankası’nın yüzde 99’unun sahibi olacak" dedi.


Osmanlı Bankası, 1863 yılında İngiliz, Fransız ve Türk ortaklar tarafından kuruldu. Banknot basmak ve yabancı kaynak sağlamak gibi önemli işlevleri yerine getirerek 1. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun Merkez Bankası görevini yürüten banka, bazı dönemlerde hazine fonksiyonunu da üstlendi. 1931 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kurulmasının ardından özel ticarî banka statüsüne geçti ve Haziran 1996’da satılıp Doğuş Grubu’na dahil oldu. Körfezbank'ı bünyesine aldı. Böylece Körfezbank batmaktan kurtuldu.


15 Mart 2001'de batıp TMSF tarafından elkonulan İktisat Bankası'nın 31 Ekim 2001 tarihi itibarıyla birikmiş zarar tutarı 1 katrilyon 757 trilyon 184 milyar lira idi. BDDK, 30 Kasım 2001'de iki kez satışa sunulan fakat satılamayan İktisat Bankası’nın bankacılık iznini kaldırdı. Banka Bayındırbank ile birleştirildi. 1 milyar 953 milyon dolar dolara ulaşmış olan borcu için bankanın sahibi E.Aksoy herhangi bir ödeme planı yapmış değil!
30 Kasım 2001'de Toprak Bank TMSF'ye devredildi. Yani battı. Battı ama yükü Devlet'in sırtına bindi. Bankalar yeminli murakıplarının tespit ettiği devir zararı o günkü parayla 1.3 katrilyon TL. idi, ve bunun 792 milyon lirası banka hâkim ortağının kendisine kaynak aktarmasıyla oluşmuştu. 879 milyon dolara ulaşmış olan borcu için Halis Toprak herhangi bir ödeme planı yapmış değil!


Sürmeli Ailesi, aldığı Chemical Bank'ı 1997 yılında Sitebank'a dönüştürdü. BDDK, 7 Temmuz 2001 tarihinde Sitebank’ın TMSF’ye devredilmesine karar verdi. Bankanın zarar faturası 68,5 trilyon liraya ulaşmıştı. 2001'de satışa çıkartıldı.


Bankayı ilk satın alan Yalçın Sürmeli, 56 yaşında kalp krizinden vefat etmişti. Yalçın Sürmeli'den boşalan yere ise Meral Sürmeli getirilmişti. Meral Sürmeli, 72 milyar lira kira geliri vergisi öderken, Korkmaz Yiğit, 80 milyar lira kira vergisi ödemişti... Bir de onların kira gelirlerini, diğer gelirlerini düşünün!


Kentbank'a 9 Temmuz 2001'de BDDK tarafından elkonulmasının ardından toplam 304 milyon 194 bin lirayı zimmetine geçirdiği öne sürülen Mustafa Süzer'in de aralarında bulunduğu 7 sanık hakkında, bazı eylemlerinde zimmet suçunu işlediği iddiasıyla dava açılmıştı. Bu kişiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açtıkları davayı kazandılar.


Tarişbank’a 9 Temmuz 2001 tarihinde elkonulmuştu. Daniştay eski sahipleine iade etti. Tarişbank 23 Mayıs 2003’de yeniden TMSF kapsamına alındı. Banka'nın zararı, öz kaynaklarını aşmıştı. BDDK, bankaya 55 trilyon TL destek verdi. Daha sonra satılan Tarişbank'ı Deniz Bank aldı.


74 milyon dolara ulaşmış olan borcu için herhangi bir ödeme planı yapılmış değil!


H.Cingillioğlu'na ait Demirbank, yüklü devlet tahvili ve Hazine bonosu alımıyla 2000'de faizlerin düşmesinde rol oynadı, ekonomiye destek oldu. Ama Merkez Bankası Demirbank'ın portföyünün fonlamasını âniden kestiği için, yükümlülüklerini yerine getiremez duruma düştü ve 6 Aralık 2000'de TMSF'na devredildi. Bankanın zararları 290 trilyon lira olduğu belirtiliyordu. Bankanın öz kaynaklerının devir tarihinde 208 trilyon lirayı bulması hasebiyle de diğer bankalar kadar büyük bir hasar vermedi. Aslında kasıtlı bir batma değildi.


Demirbank'ın TMSF'ye devrinde zarar rakamının tamamen Hazine bonosundan kaynaklanması, bankanın kendi grubuna kredilerinin yüzde 1'in altında kalması nedeniyle aktif kalitesinin çok yüksek olması dikkate alınarak, BDDK'nın gerçekleştirdiği genel kurul, 2000 yılında görev yapan tüm eski yöneticiler ve H.Cıngıllıoğlu'nun ibra edilmesiyle sonuçlandı.


Yine Dr. H. Cıngıllıoğlu'na ait Ulusalbank'a 28 Şubat 2001 tarihinde TMSF tarafından elkonuldu. Cıngıllıoğlu, Şubat 1997’de Saudi American Bank A.Ş.’yi satın alarak Ulusal Bank T.A.Ş olarak faaliyete geçirmişti. Banka, 11 trilyon 277 milyar lira net zarar açıklamıştı. Toplam özkaynakları 54 trilyon 44 milyar lira, ödenmiş sermayesi 34 trilyon lira idi. Kasıtlı bir batış değildi. 524 milyon dolara ulaşmış olan borcu için herhangi bir ödeme planı yapılmış değil!


Süleyman Demirel'in "aile fotoğrafı"nda yer alan K.Çörtük'e ait Bayındırbank 154,2 trilyon liralık hortumlamayla battı. Zararın, 35,4 trilyonu grup firmalarına açılan kredilerden, 40,3 trilyonu grup firmalarına dolaylı olarak kullandırılan kredilerden, 22,5 trilyonu diğer firmalara kullandırılan kredilerden, 37,6 trilyonu Altima Financial'dan yapılan forward işlemlerinden, 14,3 trilyonu Banco Turco Romano hisse senetlerinden, 233 milyarı Finans Sektör Yönetim Merkezi'nden kullandırılan avanslardan, 605 milyarı holding gider payı adı altında aktarılan paralardan, 3,1 trilyon lirası da iştirak değer düşüş karşılığından oluştu.


Bankaya 9 Temmuz 2001'de elkondu. Çörtük hakkında sahibi olduğu Bayındır Grubu’nun Vakıfbank’tan kullandığı kredilerle ilgili olarak, Devlet Denetleme Kurulu’nun ‘usulsüzlük’ raporu var. Ayrıca 60 trilyonluk bir hayalî ihracat olayı ile de suçlandı. Kentbank, EGS Bank, Toprakbank ve İktisat Bankası, Bayındırbank altında toplandı. 115 milyon dolara ulaşmış olan borcu için K. Çörtük, herhalde "aile fotoğrafı"na dahil olduğu için olacak, herhangi bir ödeme planı yapmış değil!


Kıbrıs'ta batan bankalar bir yana, Türkiye'yi etkileyen Kıbrıs Kredi Bankası 27 Eylül 2000 yılında battı. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın dünürü Salih Boyacı'nın sahibi olduğu Kıbrıs Kredi Bankası 8.5 milyon dolar buharlaştı. Dünür Boyacı'nın bankasını kurtarmak için son olarak KKTC hazinesinden 4 trilyon TL, TC hazinesinden 7 trilyon TL kaynak aktarıldı. Bu paralar da batırıldı.
Efektifbank, Hayyam Garipoğlu'na ait Sümerbank'ın Kıbrıs'taki off-shore bankası idi, Sümerbank ile birlikte battı. Efektifbank Off-Shore'un yanısıra Egebank’a ait Egebank Off-Shore, Yurtbank’ın Yurt Security Off-Shore Bank’ı, Yaşarbank’ın Yaşarbank Foreign Trade Off-Shore’u Türkiye’deki mudilerden 110 milyon dolar mevduat topladığı tahmin ediliyor.


Off-Shore bankalar daha yüksek faiz getirisi sunuyor ama, yüksek risk karşılığında, çünkü bu hesaplar devlet güvencesi kapsamında değil. Buna rağmen 26 Kasım 2011'de Yargıtay’ın Bursalı işadamı Mücdat Mançu’nun Yurt Off-Shore’a yatırdığı 205 bin liranın geri ödenmesine hükmetti. Yani Devlet'i hortumlama faaliyetine hâkimler, savcılar ve Yargıtay da âlet oldu.


Uzanlar'a ait Adabank 2003 yılında TMSF'ye devredildi. Zararı 2004'te 27,9 trilyon oldu. 2013'e kadar da zarar vermeye devam etti.Müşterisi de çıkmadı.


1993 ile 2003 yılları arasında el konulan bankalardaki 27 milyar dolarlık hortumlama ve zararın hikâyesi, tahsilat mücadelesi ile birlikte gitmekte. bir türlü de bitmemekte!.. Yönetici ortakların kendilerine aktardığı kaynaklar ve usulsüz kredilerle toplam 27 milyar dolar zarara yol açan banka yolsuzluklarının geçmiş faizleriyle Hazine’ye toplam faturası 65 milyar dolar (100 Milyar TL) olarak hesaplanıyor. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk yönetiminde "Raf Temizliği Projesi”“ adını verdiği çalışmayla Türkiye’deki banka yolsuzluklarını kitap haline getirmiş bulunuyor.


TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu ve AK Parti Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel şöyle dedi:


"28 Şubat'ta kaybedilen para 250 milyar doların üzerindedir. Bu kadar büyük parayı darbeciler çalmıştır, birilerine peşkeş çekmiştir. Bunların hesabı ekonomik olarak sorulmuş değil. Bu bankalardan kredi alanlar, adı büyük omuzu kalabalık generallerin hepsi batmış 25 bankanın yönetim kurulu üyeliklerini yaptılar. Bunlar hangi sıfatla orada görev yaptılar? Oralarda stratejik bir iş mi vardı? Askeri hangi unsur vardı da bankalarda göre aldılar? Bunların hepsi şanından, şöhretinden, rütbelerinden istifade etmek için o dönemde darbecilere çanak tutan finans sektörünün marifetleri idi. Bunlar da gittiler, alacakları 3-5 kuruşa onlara çeşni oldular."
Özellikle 28 Şubat döneminde Merkez Bankası'nda yaşananları hatırlatan Karayel,


- "Bir gecede faizlerin 3 binlere, 4, binlere,5 binlere çıktığı gecelerde o bankadan kimlerin para çektikleri, kimlerin devlet malını gasp ettikleri aşikâr. Aslında biz henüz bunlara değinemedik. Ayrıca bir komisyon kurulup özellikle bu ekonomik kayıplarla ilgili tespitlerin yapılması lazım. Hangi müteahhit, hangi işadamı, hangi banka ne kadar kredi almıştır, bu batık kredilerin sebepleri nelerdir. Kamu bankalarının zarar görmesine neden olan kimlerdir? Bu zararlar nerelere gitmiştir, nasıl oluşmuştur? Bunların ayrı ayrı hepsinin soruşturulması ve bu soruşturmanın neticesinde de suçluların hukuka teslim edilmesi gerek. Türkiye bu kararlık geçmişi ve ekonomik vurgunları ile de ayrıca hesaplaşma yapması lazım,"değerlendirmesini yaptı.


Banka hortumlamalarının yanısıra, ekonomik krizin bedeli 2000 yılında 1 milyon 452 bin olan işsiz sayısı, 2001'de 450 bin artışla 1 milyon 902 bine çıktı. 2002'de ise işsizler ordusuna 510 bin kişi daha katılarak mevcut işsiz sayısını 2 milyon 412 bine yükseltti. Türkiye 1994 kriz yılında yüzde 6.1, 1999 kriz yılında yüzde 6.1, en son 2001 kriz yılında da yüzde 9.5 küçüldü.


Kaynak; Angelfire
Araştırma; FATİH KELEŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder