8.03.2016

LİDER ERDOĞAN’DIR : R.Tayyip Erdoğan’ın gençlik hareketi liderliğindenİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, Muhafazakâr Demokrat Hareketinin liderliğinden AK Parti Genel Başkanlığına, Başbakanlıktan,Cumhurbaşkanlığı’na gelişinin hikâyesi



Elbette ki bu yükselişin çok zorlu ve sıkıntılı zamanları olmuştur. Ancak o, azmi ve kararlılığı ile uzun ve yorucu fakat bir o kadar da onurlu ve şerefli olan bu mücadeleyi yürütürken yılmamıştır, pes etmemiştir, hayatı mücadele olarak görmüştür. 
Onun için engelleri aşarken gösterdiği dirençle, sabırla ve güçlü iradeyle her zaman toplumun takdirini kazanmıştır.  
O; Üstadı Necip Fazıl Kısakürek’in; “Yakın mazinin içinde Türkiye’mizden fışkıran en soylu en aziz bir davanın, bir idealin bir imam, fikir ve aksiyon hamlesinin önderidir” diyerek tanımladığı, ‘Büyük Doğu İdeolojisi’nden beslenerek Necip Fazıl’ın hayal ettiği önder olma yolunda hızlı ve kararlı adımlarla yoluna devam etmektedir. 
O, bir yandan kumpaslarla, iftiralarla, suçlamalarla, baskı ve tehditlerle mücadele ederken bir yandan da gaflet, cehalet içerisinde, bizi biz yapan değerlerden habersiz, düşünce melekesi köreltilmiş, fikir iklimine sırtını dönmüş olan gençliğin milli ve manevi değerler etrafında toplanmasına ve şuurlanmasına öncülük etmiştir.
LİDERLİĞE YÜRÜYEN ADAM
Siyasette ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde kimsenin hayal edemediği projelere imza atmış, şehrin çehresini değiştirmiş ve birçokları tarafından beklenmeyen bir başarı göstermiştir. 
Sürekli yükselen bu başarı grafiğiyle aslında daha o günlerden lider olacağını ortaya koymuştur. 
Okuduğu “Minareler Süngü, Kubbeler Miğfer, Camiler Kışlamız, Müminler Asker!” şiir bahane edilerek, mahkûm edilmiş ve ömür boyu siyaset yasağı gibi hukuk dışı yollarla siyasi hayatı bitirilmek istenmiştir. 
Dizginlenemeyen bir heyecan, korkutulamayan bir yürek, engellenemeyen bir çıkış, kararlı ve cesaretli bir duruş ve bitmek bilmeyen bir enerji elbette ki birilerini korkutuyordu. 
Baskılar ve yasaklamalar onu engelleyemedi. Teslim olmadı ve sürekli direnen ve dik duran adam olarak insanların yüreklerinde taht kurdu.
Mevcutlarla yetinmedi. 
Çünkü bu vatan ve millet için daha söylenecek çok sözü, yapılacak çok işi vardı. 
Ayrıca onun derdi sadece Türkiye değildi. Uykularını kaçıran, dertlerine dert katan bir diğer mesele de İslam dünyasındaki içler acısı durum ve mazlum milletlerin çilesiydi.  
O, gece gündüz düşünerek ve hesap yaparak bir çıkış yolu arıyordu.
Daralan ve kendini yenileyemeyen bir hareket yerine, kâinatın Hâkim-i Mutlak’ının rızasını kazanma adına ülke ve milletimizin en çileli, en dertli olduğu bir dönemde ülkemize, milletimize ve de inançlarımıza hizmet etmek amacıyla yeni bir dirilişe ihtiyaç olduğuna inanıyordu.
Hizipçiliğin dar kalıplarına girmeden, milli ve manevi değerlerin tebliğcisi gibi bir mukaddes vazifeyi omuzlayarak, ideolojisini  ‘Muhafazakâr Demokrat’ olarak adlandırdığı ‘Erdemli’ bir hareketi başlattı.   
O ARTIK BAŞBAKAN…
O, toplumları arkalarından sürükleyen, onların ufkunu açan, yeniliklere açık olan, basma kalıplara takılı kalmayan, sürekli kendini yenileyen ve sorunların çözümüne en hızlı, en pratik yollarla çözüm üreten, toplulukları pozitif anlamda motive eden karizmatik bir lider olarak siyasette hep başaran ve kazanan olmuştur.
İdealist adam, kurucusu olduğu AK Parti’yi ilk yılında tek başına iktidara taşımayı başarmıştır.
Siyasi yasaklarla önü kesildiği için Başbakanlığı en yakın dostu olanAbdullah Gül’e vermiştir.  Yasaklı dönemin kalkmasıyla AK Parti Genel Başkanlığının yanında Başbakanlığı da devralarak 11 yıl bu ülkeyiBaşbakan olarak yönetmiş ve çok büyük başarılar göstererek halkımızın teveccühünü kazanmıştır.  
Girdiği her seçimde oylarını arttırarak iktidarın meşru ve tartışmasız sahibi olmuştur.  Kansız devrim niteliğindeki reformlarla Türkiye’de başörtü yasağını kaldırmış ve inançlı kesime yapılan baskılara son vermiştir. 
İnsan haklarının, inanç ve düşünce özgünlüklerinin anayasal güvenceye kavuşmasını sağlamıştır. Baskıcı jakoben anlayışla oluşturulan ve ülkemize bir kâbus gibi çöreklenen vesayetçi güçlerin bertaraf edilmesi için yasal düzenlemeler getirmiştir.
Diğer yandan; Başbakanlığı döneminde, ekonomi ve kalkınma hamleleriyle ülke geri kalmışlık çukurundan çıkarılmış ve kanımızı emenIMF borçları ödenerek ülkemiz temize çıkarılmıştır.  
Yüzünü sadece Batıya değil; Kafkaslardan Balkanlara, Avrupa’dan Asya’ya ve Ortadoğu’ya, Uzakdoğudan Afrika’ya, tüm dünyaya çevirerek yeni bir dış politika benimsemiştir. 
Bu bölgelerde yeni temsilcilikler ve konsolosluklar açılarak dünyadaki ilişkiler ağı genişletilmiştir. 
Döviz rezervlerimiz artarak büyütülmüştür. Duble yollar ve havaalanları yapılmıştır. Yeni okullar ve üniversiteler öğrencilerin hizmetine sunulmuştur. Onlarca modern hastane yapılarak sağlık sektöründe devrim gerçekleştirilmiştir. İstanbul’da yeni köprü, tüp geçit, dünyanın en büyük havalimanı ve kanal gibi mega projelerle kalkınma seferberliği ilan edilmiştir. 
İslam dünyasının ve mazlumların adeta sesi olmuş, ecdadının yolundan giderek zalimlere karşı mazlumların yanında bulunmuştur. Dolayısıyla başarılarına başarı katarak bir devre mührünü vurmuştur. 
İşte o lider R.Tayyip Erdoğan’dır.
YENİ AKİT /Mehmet Koça


Derebeyleriyle darbeler!


Maddi ve manevi sahada güçlü, yeniden büyük Türkiye’nin oluşumunda büyük emeği bulunanlardan, merhum ve mağfur Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamızı vefatının 5. yılında rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Makam-ı âli, kabri nur olsun.
Dünyanın barış köprüsünün kilit taşı ismiyle müsemma Anadolumuz korunması çok zor olan bir vatandır. Ve bizim için son vatandır Anadolu!
Başkentlerin Başkenti Mekke-i Mükerreme’den sonra insanlığın ikinci hicret merkezidir Anadolu!
Azgın, sapkın, isyankâr, zalim toplumları helak eden meşhur Nuh Tufanının bitiş noktasıdır. Sadece Allah’a inanan, salih müminleri taşıyan gemisinin oturduğu Cudi Dağı ve Hz. Nuh (a.s)’ın yaşadığı ve vefat ettiği Cizre’yi bağrında barındıran yerdir Anadolu!
Tüm kıtalardaki ülkelerin ana ocağıdır Anadolu! 
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin teşviki sayesinde 1071 Malazgirt Zaferi’yle açılan Anadolu kapılarında bin yıl dünyanın barış köprüsünün kilit taşı olduk!
Hasetten, ırkçılıktan ve mezhepçilikten beslenen kardeş kavgaları ve bizden gözükerek gözümüzü oyan leş kargaları piyonlar yüzünden Anadolu’muz zaman zaman işgale uğradı. Zaman zaman Derebeylerin ve gezici yeniçerilerin ayaklanmalarına sahne oldu. 
Ve neticede, kilit taşımız hilafet (Dünya Liderliği) müessesini söküp, barış köprüsünü yıktılar!
Yüz yıldır Anadolu’yla beraber tüm kıtalar; garip, öksüz ve mazlumların feryad ve figanıyla doldu!
Anadolu’nun bağrında yeniden kurulan genç Türkiye’mizin yenilmesini ve tarihten silinmesini planlayan Haç-Nifak-Siyonist şeytan ittifakı içimizdeki sivil ve sivri derebeylerine 90 yılda tam 8 post ve dost modern darbe yaptırttılar! Ve böylece 100 yıldır savaşmayan şanslı ülkemizi 70 yıl evvel ve halen savaşan yenilmiş yakılmış batık batı ülkelerine muhtaç ettiler! Osmanlı torunlarını Haçlı ülkelerin sokaklarını süpüren köle işçileri yaptılar! 
Bir avuç mutlu ve putlu azınlığın elindeki günümüz kırk haramileri Tekelci Sermaye, dönmelerin kontrolündeki kan ve gözyaşıyla beslenen iri medya,hukuk ve adaletten nasipsiz siyasallaşmış bir kısım yargı, kapkara cübbeli öğretim üyelerinin oluşturduğubazı üniversiteler, çalışanların alın terleri üzerinde derebeyliklerini kuran nice sendika, halkımızın desteğinden umudunu kesmiş Meclisteki siyasi muhalefet(!), “Dini biz temsil ediyoruz” mikrobuyla hastalattıkları aklı donmuş insanları din adına kullananaynı paraleldeki Mehdi bezirgânları ve ordumuzun içinde aldatılmış bir avuçcunta sekizgenleritüm darbelerin müteahhitleri ve taşeronlarıdır! 
İşte, Roma ve Tel Aviv’in Haçlı Siyonist patronlarının talimatlarıyla ülkemizin güçlenmesini ve yükselmesini önlemek gayesiyle yaptırtılan masonik darbelerin yani ihtilallerin 6.’sı  28 Şubat darbesidir!
Ve geçmişte olduğu gibi içimizdeki Derebeylerin ve Yeniçerilerin halkın seçtiği milli iktidarlara karşı ayaklanmasıdır!
Tüm bu çetelerin ihanet sevinçleri kısa zamanda kursaklarında kaldı! Allah’ın kudret tokadı ve milletimizin sandıktaki demir yumruklarıyla din, vatan ve millet düşmanı darbeciler hep yenildiler, yıkıldılar ve silindiler.
Çünkü burası Anadolu! 
Yani bu ülkede, din, vatan ve namus uğruna canını feda edecek evlatları yetiştiren analar dolu(!) analar bol(!) 
Ve bu ülkeyi ve dünyayı yönetecek insanlığın anası liderlerle dolu Anadolu!
Halkın seçtiği nice liderleri darağaçlarında astılar! Kimilerini sürgüne gönderdiler! Kimilerini zindanlara mahkûm ettiler! Kimilerini muhtar bile olamayacak şekilde siyasi yasaklı yaptılar!
Arapça’da imam kelimesi, umm (ana) kökünden gelir! Çocukların anasınaUmm, insanlığın anasına İmam nedir! Anadolu, İmamdolu! Yani analar, yani yeniden dirilişi sağlayacak liderler bol manasına gelir! 
Bir ana ölse, bin ana lider gelir! 
Çünkü! Rahmani hareketlerde liderler kevser! Şeytani hareketlerde lider ebterdir. Kısırdır!
İtler ürüyecek ve bu kervan, Hakk’ın hâkimiyeti, halkın huzuru ve mazlumların kurtuluşu uğruna kıyamete kadar yürüyecek inşallah!
Allah (c.c), tüm darbelerin mağdurlarına, mazlumlarına, şehid ve gazilerine rahmet, ihtilallerin Derebeylerine ve Yeniçeri piyonlarına lanet etsin.
Anaları dolu bu vatana bizi varisçi kılan ve hiçbir zaman sahipsiz bırakmayan Allah’a hamd ediyoruz. Vesile olan ecdadımızı da rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Anadolu’muzda, analarından Er doğanlar ve  Er bakanlar hiç eksik olmasın inşallah!
Selâm, sevgi ve duayla. 
YENİ AKİT / Şefki Yılmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder